Milano-Mayorka-İbiza Gezi Yazısı 2

4. gün sabahında, Palma limanından daha önce directferry.com’dan aldığımız biletle İbiza’ya geçtik. Yaklaşık 3 saat sürdü. Ama yolda kapkara bulutları görünce neşemiz kaçtı. Sonuçta deniz tatili yapmaya gelmiştik. Feribottan indik ve şehir merkezine doğru yürüyerek taksi aradık. ilk andan itibaren İbiza’ya daha bir içimiz ısındı. Mayorka’ya göre daha küçük daha sevimli geldi. Kaldığımız otel Torre del Mar merkeze taksiyle 5 dk uzaklıktaki Playa’n de Bossa bölgesinde. Deniz kenarında ama plaj oldukça kötü, otelin içi yeni tadilat görmüş, odalar temiz ve yeni. Havanın kötü olması nedeniyle şehir merkezini dolaşalım dedik. Mağazalara bakıyoruz ama çoğu öğlen tatilinde kapalı. İbiza’nın markası kiraz amblemli Pacha’yı görüyoruz heryerde. Giyim mağazası, gece klübü, restoranları mevcut adada. Öğle yemeği için sahilde bir İtalyan restoranında pizza yedik ve havanın güneş açmasından cesaret alarak denize gitmeye karar verdik. Otelden fikir aldık ve benimde daha önce yaptığım araştırmalara dayanarak istikamet Ses Salinas. Burasıda taksiyle otelden yaklaşık 15 dk. arkası orman önü deniz,kumuz güzel oldukça temiz bir deniz.

 

 

Akşam yemeğimiz için istikamet Hard Rock Cafe. Daha 2 gün önce açıldıklarını söylediler. Yurt dışı tatillerimde et yemem güvenmediğim için. Bu yüzden salata yedim ama Mallorca’da yediğim salatayı tercih ederim burdakine. Şehir merkezinde gece pek hareket göremedik. Sokakalarda dolaşıp otelimize geri döndük.

İbiza’daki son gün ve istikamet Formentera adası. Otelin yanında ufak limandan feribot kalkıyor. Kişi başı 22 euroya bilet aldık. yolculuk 40 dk kadar sürdü. Daha önce resimlerden gördüm ve çok heyecanlıydım. Feribottayken masmavi plajları gördüm ve heyecanım arttı. İndikten sonra plaja giden bir otobüs gördük. Karşıda atv,motorsikler ve bisiklet kiralama yeri vardı. Bisikletle gitmeye karar verdik 4 bisikletimizi tanesi 16 eurodan kiralayarak toprak bisiklet yolundan plajın yolunu tuttuk. Yaklaşık 5 km kadar yol gittik ve en güzel plajı olan Illetas’a ulaştık. Açık mavi sular aynı Bahamalar hissi veriyor. Hayatımda ve bu tatilde gördüğüm en güzel deniz. Fazla söze gerek yok işte resimler:

 

formentera island

En güzel hava,en güzel deniz ,en çok eğlence son günümüzdü. Güneşin altında uyuyakalmam beni kızarmış tavuğa döndürsede döndükten sonra sahip olduğum bronzluk çektiğim acılara değdi diyebilirim. 5 feribotuyla geri döndük. 

Son gecemizde İbiza’nın eğlence hayatına el atmaya karar verdik. David Guetta’nın Pacha’da açılış partisi vardı. Kişi başı 80 euro gibi bir mebla vererek akşam için biletimizi aldık. Açılış saati 12 yazıyordu bilette. Bizde 12 buçuğa doğru mekana giriş yaptık. Mekanın üstü  kapalı, sahnede  Nicky Romero insanları coşturuyor, kalabalık gitgide artıyor ve benimde günün yorgunluğu üzerimde etkileri göstermeye başlıyor. saat 2 oluyor David Guetta hala sahneye çıkmadı. Ben en sonunda kalabalığın ve havasızlığın etkisiyle bayıldım. Eşim kucağına almış sağolsun, kalabalığı tekme yumrukla açarak beni açık alana çıkarmış. Sağlık görevlileri yardıma koşmuş ve sayelerinde ayıldım. Çok profesyoneldiler,birçok ölçüm yaptılar ve çok yardımcı oldular.
Kendime geldikten sonra terasa çıktık. İçerden müzik sesi neredeyse hiç gelmiyor. Büyük ekrandan izleniyor sadece. Kendime bir bar sandalyesi bulup oturdum. Saat tam 3 buçukta çıktı David Guetta ve herkes coştu. Biz sadece 15 dk ekrandan izleyip çıktık. Çünkü çok yorgunduk ve sabah uçağımız vardı. Sabah eşimle Milano uçağına bindik ve İbiza tatilimizde burda sona erdi.

Tags: , , , , , , , , , , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Milano-Mayorka-İbiza gezi yazısı-1

Eşimle yaz tatili planlarımıza biraz erken başladık. Nisan ayı gibi ilk olarak THY’den Milano gidiş dönüş biletimizi aldık. Niyetimiz Avrupa’daki adalardan birine gitmek. ilk Sardinya’ya niyetlendik fakat adadaki otellerin kalitesini kötü fiyatlarını yüksek görünce  ve gezi bloglarında yaptığım araştırmalar sonucu Mayorka’da karar kıldık.

1 haziranda Milano’ya uçtuk. Ertesi gün Mayorka uçağımız erken saatte olduğu için havaalanına çok yakın mesafedeki Crown Plaza Airport otelini ayarladık. Fiyatı oldukça uygundu. O akşam direk Navigli bölgesini gezdik. Kanalın kenarında cafeler ve ufak butikler, yukardan aşağı, aşağıdan yukarı turladık. Şirin bir bölge sevdik ve bol bol yemek yedik.

Ertesi sabah uçağımız 7’de. Biz alarm çalmadığından uyuyakalmışız. çığlık çığlıya taksiyle havaalanına attık kendimizi. Ne göreyim easy jet kontuarları alabildiğine kuyruk. Ağlamaklı bir sesle kontuar görevlisinden rica ettim ve uçağa koşa koşa yetiştik.

Planlarımız üzere Mayorka Havaalanın’da 2 arkadaşımızla buluştuk. Hertz’den Polo araba kiraladık. Orada yaptığımız en faydalı işti bence. Küçük bir ada değil ve otelimizi merkezden seçmedik. Dolayısıyla araba olmasa fırıl fırıl gezmemiz imkansızdı.

Otelimiz daha sakin bir bölge olan Camp de Mar’daydı. H10 Blue Mar. Otel sadece yetişkinler için. Ortada koşturan ocukların olmaması çok huzur vericiydi. Sessiz sakin nezih bir otel. İlk gün otelin plajından denize girdik. Su çok temiz ama buz gibi. Hepimiz aynı şeyi düşündük resmen vücudumuz acıdı soğuktan. Havalar biz gelmeden pek serinmiş yine de çok sıcak sayılmazdı resmen kendimizi girmek için zorladık. Akşam Palma’ya indik yemek için. Hard Rock Cafe’ye gittik. Palma’da pek tenhaydı, temmuz ağustos gibi daha canlıymış.  Yemek sonrası sahil boyunca yürüdük. Ara sokaklara girdik, dondurma yedik.

camp de mar- otelin plajından

Ertesi günü istikamet Travelers choice ödüllü plaj Es Trenc. Otelimizden 1 saat kadar uzaklıktaydı. Önce otoban daha sonra tek gidiş gelişli dar yollardan plaj otoparkına kadar geldik. Ama ortada görünen deniz yok. Allah allah yanlış mı geldik acaba diye düşünürken plaj tabelasını takip ederek beyaz kumlu açık mavi denizi karşımızda bulduk. Deniz ki ne deniz. Hemen bir şezlonga kurulduk. Buralarda şezlong başına genelde 10 euro istiyorlar. 10 dk içinde masaj istermisiniz diye bir çekik dibinizde bitiyor hemen. Deniz güzel ama nafile su hala buz gibi. Kendimizi zorlayarak günde bir kere girebiliyoruz. Ayrıca plajda biri kadın biri erkek olmak üzere 2 tane nüdiste rastladık. Üstler zaten fora bir de bunlar var şaşırmayın:)

Es Trenc’in muhteşem denizi

Es Trenc dönüşü şehir merkezine uğradık, biraz mağazaları gezdik. Fiyatların uygun olduğunu söyleyemeyeceğim hele ki bizde bu ara euro kuru oldukça artmıştı. Zara’nın bazı ürünlerinin Türki’yeden daha uygun olduğunu düşünüyorum sadece. Akşam yemek için yine merkeze indik. Bu sefer Hard Rock Cafe yanındaki Cappucino’yu denedik. Ben nachos yedim. Bildiğimiz doristos üstüne peynir eritilmiş ve 2 sosla birlikte getirdiler.

nachos-cappucino

Mayorka’daki 3. ve son günümüzde Formentor plajına gittik. Bu plaj adanın diğer ucunda. Yine bir saatlik araba sürüşü. Yolun son kısmı dağa çıkış ve iniş. Yolda resim çekilme yeri var. ordan resimler: 

 

 

 

 

 

 

 

Bu manzaralardan sonra dağı inerek plaja ulaştık. Burasıda çok güzel Es Trenc’den farkı plajın arkası tepeler. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mayorka’daki son akşam yemeğimiz için otelden tavsiye aldık ve La Gritta adındaki balık restoranına gittik. Eşimin doğumgününü burada kutladık:) Restoranın levreklerini ve tatlı çeşitlerini çok beğendik.

Mayorka gezi yazımı burada sonlandırıyorum . Sırada İbiza:)  

Tags: , , , , , , , , , , , , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Paris Gezi Yazısı

Yurtdışı gezilerime turla gitmeyi sevmem. Başına buyruk gezmek,istediğim otelde kalmak isterim. Bu yüzden eşimle 3 günlük bir Paris gezisi organize ettik kendimize.1 şubat akşamı Charles de Gaulle havaalanına indik. Geç saatte inmiş olduğumuz için son tren kaçmıştı. Bizde orada otobüse binebileceğimizi öğrendik ve otobüsle stadyuma oradan da metroyla otelimize gittik. Gittikte kolay olmadı pek. Metro bileti alırken sorun yaşadık. Fransızlar İngilizce yardım isteyince sizi pek ciddiye almıyorlar. Neyse ki İngiliz bir turist grubuyla karşılaştıkta bize yardımcı oldular.3 günlük sınırsız dolaşım bileti aldık. Paris metrolarının gece saatlerinde tekin olmadığını söyleyebilirim. Elinde içki şişeleriyle zenciler şarkı söyleyip sağa sola sataşabiliyorlar.

Otelimizi booking.com’dan ayarladık. Otelin lüks olması önemli değildi bizim için. Champs Elysees’de George 5 durağında Cyristal otelde kaldık. Otel odamız oldukça küçüktü ama çok merkezdeydik. Birçok yere yürüyerek gidebildik. 1.gün ilk hedefimiz tabiki Eiffel Kulesi oldu. Otelden bir harita aldık. Resepsiyonist yakın olmadığını ve metroyla gitmemizi önerdi. Ama biz yürümeyi tercih ettik. Hem böylece etrafıda gezmiş olacaktık. zaten Eiffel Kulesi görünüordu, George 5’den aşşağı yürüdük. Sağlı sollu en lüks markaların vitrinlerini izledik, Sean Nehri boyunca yürüyerek Eiffel’e ulaştık. Hiçte uzak değildi tek sorun havanın çok soğuk olmasıydı.

Henüz kahvaltı etmemiştik ve Eiffel’in altında bir büfeden baget ekmeğe peynirli sandwich ve çay alarak ayaküstü kahvaltımızı ettik. fiyatınıda söylemeden geçemeyeceğim 2 sandwich 2 çay, soğuk bankta oturmak için 20 euro verdik. Pahalı gelmişti ama anladık ki oranın standartı bu civardı. kahvaltımızı edip bilet kuyruğuna girdik. Asansörle 2. kata çıktık. Havanın soğuk ve rüzgarlı olması bizim rahat rahat manzara izlememizi engelledi. Çok sayıda çocuk hatta 15 tatile gelmiş Türk aile sayısı oldukça fazlaydı.

İndikten sonra yürüyerek Champs Elysees’e doğru yürüdük. Yolda kurulmuş bir pazara rastladık ve merak edip girdik. Bizdeki gibi tezgahlara kurulmuş peynirciler, sebzeciler, meyveciler, balıkçılar, ekmekçiler, çiçekçiler(en güzel tezgahlardı rengarenk güller ve laleler) vardı. Champs Elysees’de pasajlara girdik. alışveriş yapmak için çok çaba harcadım ama fiyatlar bana çok yüksek geldi. Birçoğu Çin malı hediyelik eşyalar Türkiye’de olduğundan çok daha pahalı. Metroyla Louvre müzesine ordan Notre Dame kilisesine gittik. Notre Dame yakınlarında açık hava buz pistinden buz pateni yaptık. St. Michelle’de mağazaları dolaştık. La Fayette alışveriş merkezine gittik. Çok kalabalıktı ve yine fiyatlardan dolayı alışveriş yapamadım. sadece Zaranın birazcık daha bizden ucuz olduğunu söyleyebilirim. akşam yemeğimizi Champs Elysees’de Pizza Pino’da yedik. ve günün yorgunluğuyla otelimizin yolunu tuttuk.

2. günü programımız Montmarte tepesiydi. Elimizde harita, metro kurdu olarak Anvers durağında inerek Montmarte tepesine doğru yürüdük. Sağlı sollu hediyelik eşya, çikolata,  şeker mağazaları ve fiyatlarıda merkeze göre kısmen uygundu. Hediyelik magnetler, eiffel kulesi, resim çerçevesi, macaronlar, çikolatalar, şekerler aldık. Özellikle içi bezeli çikolatasına bayıldık. Finikülerle Sacre Coeur bazilikasına çıktık. Hem manzarası çok güzel hemde bazilikanın diğerlerinden daha farklı bir havası var. Paris’in en güzel manzarası diyorlar bu tepe için.

Günün diğer kısmını Champs Elysee’deki mağazalarda geçirdik. Akşam Laduree’ye tatlı yemeğe gittik. tavsiyem isfahan eğer franboğaz seviyorsanız.

3. gün Paul’de kahvaltı edip metroyla havaalanının yolunu tuttuk. Free shop’unda çok az mağaza var bunu da son not olarak ekleyeyim.

 

Tags: , , , , , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Michael Kors Bedford

Kışlık deri çanta arayışına girdim ve bu seri favorim oldu. Hemen bir tane edindim İstinye Park mağazasından. Yanlız her model ve renk olmayabiliyor. Yinede ben en istediğimi buldum:)

 

michael kors bedford

 

michael kors bedford

 

michael kors bedford

 

michael kors bedford

Tags: ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Singapur ve Bali adası part3- Lembongan adası

Otelin plajından pek de memnun kalmayınca, denize girmek için bir alternatif olarak gördük bu geziyi. Tur bizi otelden aldı ve marinaya götürdü. Sail Sensation adlı katamaranımıza bindik. Güneşi sevmeyen Koreli ve Çinliler alt katta kapalı bölümde oturdular ve bizde hemen üst açık kısıma havlularımızı serip güneşlenmeye başladık. Yolculuğumuz 2 saat kadar sürdü. Karaya yaklaşınca demir attık ve ufak tekneyle kıyıya çıktık. Bize sundukları aktivitelerden şnorkelle dalışı seçtik ve malzemelerimizi alıp tekneye bindik. Kıyıdan biraz açıkta götürdükleri iskeleden dalış yaptık. Adaya geri gelip canlı müzik eşliğinde açık büfe yemeğimizi yedik. Günün en güzel aktivitesi  etrafı tüllü bir tentede yarım saatlik yasemin kokulu masajımızı yaptırdık. Tekrar geldiğimiz katamaranla marinaya oradan da otelimize döndük.

sail sensation bali

 

sail sensation

Tags: , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Singapur ve Bali Adası Part2

 Bali Denpasar havaalanına 2.5 saatlik uçuşla vardık. Bali Endonezya’ya bağlı ve vizesi havaalanında alınıyor. Visa on arrival dedikleri bu vize 25 usd karşılığında bir form doldurarak alıyorsunuz. . Gümrükten geçtik ve hemen bir personel bavulumuzu taşımaya yardım etmek istedi. Bizde ona izin verdik. Bizi hemen dövizcilere götürdü ve paramızı Endonezya Rupisine çevirdik. Türk parasının 5 katı diyebilirim . Daha sonra bavulumuza yardım eden kişi bizden para istedi hemde 100.000 rupi. Tabi biz o anda Türk parası karşılığını bilmiyorduk ama yinede bu rakamı fazla bulduk ve vermek istemedik. Uzun bir uğraş sonucu 40.000 e anlaştık ki buda 8 tl ediyor.  Çıkışta taksilerin olduğu yere yürüdük ve gri taksilerine binerek 20 usd’ye anlaştık . Halbuki Mavi taksileri çok daha uygunmuş bunu dönerken anladık. 10 usd bile vermemiş olduk dönüşte.

Mesafe havaalanıyla kısa ama trafik feci Bali’de. İstanbul’un trafiğini halt etmiş.  Sebebide doğru düzgün bir yolu yok ve heryerden çıkan motorsikletler var. Yorgun bir şekilde lobiden check-in işlemlerimizi yaptık ve sorduğum ilk soru odada kertenkele var mı oldu. Daha önce okuduğum bloglarda odada kertenkelelerin cirit attığını okumuştum. Resepsiyonist Bali’nin  tropikal bir ada olduğunu, nadirde olsa odada olabileceğini ama olmaması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Ertesi günü otelde dinlenerek ve havuza girerek geçirdik. Plaj ise benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Gel-git olduğundan sabahın erken saatinde deniz oldukça çekilmiş oluyor. Öğlene doğru geldiğinde de çok temiz olduğunu söyleyemem. Zaten neredeyse kimse denizde yüzmüyor. Sadece deniz sporları yapılıyor. Bizde hemen denize girebileceğimiz bir tur ayarlamak istedik ve otelden bunun için yardım aldık. İlk turu Sail Sensation adlı katamaranla  Lembongan adasına ikinci turu ise arabayla Bali adasına aldık. Gemi turu kişi başı 125 usd Bali turu ise 50 usd. Akşamda yemek için otelin yakınlarında bulunan Bali Collection adında restaurant ve mağazaların olduğu açık hava bir mekana gittik. Uno adlı İtalyan restorantında makarna yedik ve gayet beğendik. Ayrıca Bali Collection’da birkaç tane masaj merkezi bulunuyor. bunlardan bir tanesinde 20 dakikalık ayak masajı yaptırdık. Benden tavsiye otellerde masaj yaptırmayın. Biz otelde 100 usd fiyat aldığımız tüm vücut masajını burda 31 usd’ye yaptırdık. Üstelik tertemiz ve çok güleryüzlüler. Ada genel olarak geri kalmış görünüyor fakat insanları çok temiz. Özellikle tuvaletler mis gibi. Ayak masajımızıda yaptırdıktan sonra bu merkezin servisiyle otelimizin yolunu tuttuk.

 

odanın ön camdan manzarası(room wiev)

infinity chapel

Tags: , , , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Singapur ve Bali Adası Gezi Yazısı Part 1

 Uzun zamandır ilgilenemediğim blog sayfama balayı amaçlı gittiğim Singapur ve Bali Adası anılarımla geri dönüş yapıyorum.

 Neden Bali Adası? Çünkü eylül ayında gideceğim bu tatilin muson yağmurları bölgesinin dışında, egzotik, denizi güzel ve tarihi olan bir bölge olmasını istedim. Hem de otel fiyatları Maldivler, Seyşeller gibi adalara göre daha uygundu.

 Herhangi bir tur şirketiyle anlaşmadan tamamen kendi tatilimizi kendimiz planladık. Singapur Havayollarından 3 ay öncesinden biletlerimizi aldık(yaklaşık 4000tl). Bali’ye Türkiye’den direkt uçuş yok. Ben Singapura’da gitmek istediğim için bu havayolunu seçtim. Hem gidiş hem dönüş için 10 saatlik aktarma aldık.  Daha sonra booking.com’dan otel rezervasyonumuzu Conrad otele yaptırdık(okyanus manzaralı kahvaltı dahil 5 gece 3000 tl civarı).

Uçuşumuz Singapur’a 10 saat sürdü. Havaalanına indiğimizde saat sabaha karşı 5’ti ve bizde havaalanında bulunan şezlongumsu yataklarda biraz kestirdik. daha sonra ülkeden çıkış yapmak için sadece bir form doldurduk çünkü Singapur Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Gümrükten çıktıktan sonra havaalanından MRT dedikleri metrolarına direk indik. birkaç kişiye yönelttiğimizi sorular ve araştırmalarımız sonucu gideceğimiz durağı öğrenerek yolculuk yapacağımız kartı satın aldık. ilk hedefimiz şu meşhur Marina Bay Sand Hotel’di. Hani çatısında havuzu olan:) Bu arada Singapur’un çok sıcak ve nemli bir havası var. Eşofmanla gelmiş olduğumuza bin pişman olduk. metrodan çıktık ve ilk önce kahvaltı yapabileceğimiz bir yer aradık. Ama bizim bildiğimiz bir kahvaltı bulamadık tabiki. Ben ancak Muffin alabildim ki onunda kokusunun bizimkilerle alakası yoktu. Singapurda yemek konusunda çok sıkıntı çektim. Daha sonra otele girdik ve yukarı çıkmak için bilet satın aldık. asansörle 56. kata çıktık. üstü açık br teras düşünün bütün Singapur’u kucaklıyor. Fotoğraflardan inceleyebilirsiniz. manzarası çok güzeldi ve azda olsa o havuzu görebiliyorduk. Ordan çıktık ve ikinci hedefimiz Singapur Flyer’dı. Şehri tepeden izleyebileceğiniz bir dönmedolap düşünün. Yarım saatte bir tur atıyor ve siz bu sırada şehri izliyorsunuz. Biz başka bir aileyle bir kabine bindik ama isterseniz başbaşa olabileceğiniz şarap ikram edilen kabinlerde var ki bunların fiyatları daha fazla tabiki. ordan çıkınca doğru havaalanına gittik. uykusuz yaptığımız yolculuk ve şehir turu biz yormuştu.

Singapore flyer’dan Marina Bay Sand görüntüsü

                             

marina bay sand hotel’in terasından

 

Tags: , , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Louis Vuitton Mon Monogram

 Aldığınız çantanın size özel olduğunu hissetmek istiyorsanız tercihiniz Louis Vuitton personalize edilmiş Mon Monogram serisi olmalı. Speedy, Neverfull,Pegase ve Keepall modelleri üzerine dilediğiniz renklerde 3 harf olmak üzere yazı yazdırabilirsiniz. Sizlere vereceğim linkten girerek renk harf ve şekil seçimlerini yapıp, nasıl durduğuna bakabilirsiniz. Ayrıca fiyatlarıda altında yazıyor. Bu çantalardan yaptırmak istiyorsanız Louis Vuitton şubelerinden birine gidip renk ve model seçerek sipariş verebiliyorsunuz. Ücretin yarısı peşin diğer yarısı ise 45 güne kadar çantayı teslim alınca veriliyor. Çanta Fransa’da size özel seçimlerinizle üretiliyor. Sizler için siteden TRD harfleriyle deneme yaptım. İşte çantanın linki:

http://www.louisvuitton.com/front/#/eng_US/Collections/Women/Mon-Monogram

 

 

 

 

 

 

 

Tags: ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Betsey Johnson Balo Elbiseleri

 Ben bu markanın elbiselerine bayılıyorum. Adeta pamuk şeker hepsi. Tam lise mezuniyet balosu elbiseleri.Türkiye’de nerde satıldığını tam olarak bilmiyorum ama ebay’de uygun fiyatlara bulmanız mümkün. Tabi risk, üstünüzde duruşunu bilmeniz gerekir. Ben denemeye değer diyorum ve yaz başında arkadaşımın kınasında giymek üzere bir tane sipariş edeceğim. Sizide bilgilendiririm bedenleri ve duruşu konusunda. Favorim en sondaki:)

www.betseyjohnson.com

 

  

 

 

 

Tags: , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Guess Confession

Sezonun neon renklerinin yılan derisiyle birleşmesi ve karşınızda Guess Confession serisi. Ben ürünleri Kemal Tanca Plusta yakından gördüm ve çok beğendim. Hangisini almalıyım seçemeyecek durumdayım şuan:)

 

 

 

 

 

 

Tags: , ,

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS
« Older Entries